26 Nisan 2024 Cuma

İNTİHAR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR

İNTİHAR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR

Isparta

SDÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Gülin Özdamar Ünal, intiharın ne olduğunu, neden bazılarının bu güzel yaşama son vermeye kalkıştığını çarpıcı ve öğretici bilgilerle aktardı.

İNTİHARLARDA BASININ ROLÜ!

Isparta Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, Isparta’da görev yapan basın mensuplarına ‘İntiharlarda Basının Rolü ve Yapılması Gerekenler’ konulu bir bilgilendirme yapıldı. Dün saat 09.30’da Valilik Göl Toplantı Salonunda Vali Yardımcısı Dr. Hakan Kubalı Başkanlığındaki bilgilendirme toplantısına Sağlık İl Müdürlüğü yetkilileri ile basın mensupları katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Yardımcısı Dr. Hakan Kubalı, intiharın önlenebilir olumsuz bir davranış olduğunu vurguladı. Daha sonra; İl Sağlık Müdürlüğü Şube Müdürü Yeliz Savcı, bu konuda İl İntiharı Önleme Kurulu kurulduğunu söyledi.

Daha sonra kürsüye, SDÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalından Öğretim Görevlisi Dr. Gülin Özdamar Ünal geldi. Ünal da konuşmasında; “Basında intihar haberlerin birbiri ardına gelmesinde maalesef intiharlarda çok önemli bir gerçek olan taklit intiharlarının da rolü var. Bilindiği gibi geçtiğimiz aylarda önce İstanbul’da ardından Antalya’da siyanürle yapılan intihar sonucu iki aile daha topluca yok oldu. Bu iki olayın da hem adli, hem psikolojik hem de sosyal boyutu var. Olayların ayrıntılı incelenmesi sırasında adli otopsi kadar psikolojik otopsi yapılması da önemli ve sır perdesinin aralanması için önemli.

İntiharlar, insanlık var olduğundan beri süregelen bir sorun olduğu düşünülüyor. Ancak bugün gelinen noktada, dünyada intihar ortalaması yüz binde 16'dır. Yani her 40 saniyede bir kişi intihar ederek ölürken her üç saniyede bir kişi de intihar girişimde bulunmaktadır. Bu haliyle intihar her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamını yitirmesine yol açan çok önemli bir halk sağlığı sorunudur.

İntihar oranı dünyada her yıl artmaktadır. Ülkemizde de son 40 yılda yüzde 50 artış göstermiştir.

İntihar algısı zaman içinde toplumsal anlamda nasıl değiştiği çeşitli disiplinlerce araştırılmıştır. Tarih boyunca intihar edenlerden korku duyulduğu, gurur duyulduğu, tamamen normal kabul edildiği dönemler olduğu gibi, intiharın keskin bir yasak olarak ele alındığı ve intihar edenlerin Allah’a isyan eden günahkarlar olarak görüldüğü çeşitli dönemlerden geçilmiştir. Günümüz toplumunda intihara yönelik algı değişikliğini asıl sağlayan, bu durumu bilimsel olarak açıklayan sosyoloji ve psikoloji disiplinleri olmuştur. Psikoloji, intiharı bireyin içsel ya da dışsal çatışmalarıyla baş edememesinin bir sonucu, sosyoloji ise, toplumun içinde bulunduğu kaotik durumun yarattığı bir sonuç olarak niteler. Bu bağlamda günümüzde intiharı algılayış biçiminin bilimsel çerçevede oluştuğu söylenebilir. Algının değişmesinde en büyük rolü oynayan da kitle iletişim araçlarıdır. Gelinen çağda konuya farkındalığın artması, intihar girişiminde bulunanlarla empati yapılması ve konunun duyarlıkla ele alınması, çözüm bulunması için çok önemlidir.

Kolayca bir anlam veremediğimiz, anormal olarak değerlendirdiğimiz insanın kendi canına kıyması eylemi, son derece karmaşık ve acı verici bir olaydır. Bundan dolayı intiharın herkes tarafından doğru bulunan, kabul edilebilir bir tanımını yapmak da oldukça güçtür. Çünkü, intihar olgusu ile ilgili bir konuyu açıklayabilmek için sağlam temellere dayanan bir tanım gerekmektedir. Ama konu doğası gereği sağlıklı bir bilimsel araştırma yapmayı olanaksız kılmaktadır.

 

İntihar konusu ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen herkes, kendi bakış açısından hareket ederek bir tanım yapmaya çalışmıştır. Yani konuyla ilgilenen kişi sayısı kadar çeşitli intihar tanımları vardır. Psikoloji alanındaki çalışanlar intiharın içsel faktörlerini öne çıkarır. Oysa, sadece içsel faktörlerin ele alındığı, toplumsal faktörlere hiç değinmeyen bakış açısı, toplumsal bir varlık olan insanın intihar eylemini açıklayabilmekten uzaktır. İntiharı bir tür yardım isteme; tehdit ya da intikam metodu olarak da görebiliriz. İntihar sözlü veya sözsüz, dolaylı veya dolaysız bir mesajdır. Yapılan birçok araştırmanın ortak sonucuna göre, intihar edenlerin üçte ikiden fazlası bu niyetlerini eylemlerinden çok az bir zaman önce birçok şahsa çeşitli kereler ifade etmiştir. İnsanı intihara iten çeşitli nedenler vardır. Bedensel ve ruhsal hastalıklar, ekonomik sıkıntılar, aile içi geçimsizlik ilk üç sırada yer almaktadır.

İntihara sebep olan faktörler arasında kronik bir hastalığın varlığı önemlidir. Özellikle de ağrılı ya da uzuv yani işlev kaybı yaratan hastalıklar önemlidir. Bundan sonra alkol ve madde bağımlılıkları gelir. Ruhsal hastalıklardan en çok major depresyon ve bazı psikoz türleri önemlidir. Çoğu kişi öncesinde birçok davranış ve konuşması ile de intihar edeceğini belli etmektedir. Özellikle ‘Kendime zarar vermekten korkuyorum’, ‘Yaşamak anlamsız geliyor’, ‘İntihar dışında başka çare kalmadı’ cümleleri dikkate alınmalıdır. İntihar girişimleri de çok önemli bir göstergelerdir. Sayıları arttıkça ölümle sonuçlanma olasılığı da artar.

Ekonomik sıkıntılar intihar olasılığını ciddi biçimde artırmaktadır. Ama “intihara doğuştan meyilli olmak” vs tehlikeli ön yargılar. Depresyondaki kişilerde bile intihar etme arzusu kısıtlı bir süre için olur. Kurtarılabilirlerse, hayatlarının geri kalan kısmını mutlu olarak yaşayabilirler. İntihar doğru yaklaşımla önlenebilir bir durumdur. İntihar girişimi en çok gençler arasında yaygındır. Ölümle sonuçlanma oranı ise yaşlılarda daha fazladır. İntihar girişimi kadınlarda, ölümle sonuçlanma ise erkek intiharlarında daha fazladır. İntihar olgularının yaklaşık yüzde 90’ına bir ruhsal hastalık eşlik etmektedir. Bu nedenle ruhsal hastalıkların erken dönemde saptanması ve intihar riski olan bireylerin uygun şekilde tedavi edilmesi ayrı bir önem kazanmaktadır. Toplumumuzda giderek azalmakta da olsa psikiyatri bölümüne başvurmak ve tedavi olmakla ilgili ön yargılar ve damgalanma korkusu, ihtiyacı olan insanların tedaviye ulaşmasına engel olabilmektedir. Ayrıca intiharla ilişkili damgalanma, intiharların saklanması riskli bireylerin uygun ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmasını engellemektedir.  Toplumun ruhsal hastalıklar ve intihar konularında sağlıklı bilgilenmeleri bu damgalanmayı azaltacaktır.

Toplumu bilgilendirme konusunda medyaya gerçekten önemli işler düşüyor. Basına yansıyan intihar haberlerinde kullanılan dil, fotoğraflarda haberin veriliş tarzında yapılan özendirme, intihar yöntemiyle ilgili teknik bilgilerin ayrıntılı verilmesi gibi konularda çok daha dikkatli olunması, hayati önem taşıyor. Bunu son yaşanan toplu intihar olaylarında da acı biçimde yaşadık maalesef. İntihar için seçilen yol bir taklit aracı olmakta, sınırda düşüncesi olanlara eylemlerini gerçekleştirebilmek için yol göstermekte, cesaret vermektedir. Şu anda bu konu gündemden düşene dek siyanür satışının engellemesi, yayınlara çok sıkı kurallar getirilmesi gibi önlemler acilen alınmalıdır.”

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

YORUMLAR

.

14 Şubat 2020 Cuma 14:29

Diziler çok güzel çok eğitici....

.

14 Şubat 2020 Cuma 14:25

Rahattan huzurundan intihar ediyorlardı. Askeri ücret harca harca bitmeyince bunalıyorlardır.doğalgaz ,elektirik faturaları da az gelince hiç güncelleme de yapınca vatandaşın yastık altındaki dolarları da artınca iyice bunalmislardir.onun için olabilir belki.....

Selcuk

14 Şubat 2020 Cuma 13:26

Allah siz gibi gercek psikiyatrisleri basimizda eksik etmesin. Cunku siz degerli psikiyatrisler biz hastalara sifa oluyor.. Yoksa Allah korusun olum kacinilmaz olur....

hasta

14 Şubat 2020 Cuma 12:31

Bunları söylemek için mi doktor oldun hocam.

Oğuz

14 Şubat 2020 Cuma 11:33

Cana kıyma hadisesi her geçen gün artarak devam ediyor.Sadece ölümle sonuçlanan vakalar değil teşebbüs edilen her vaka bir ciddi bir sorundur.Çünkü bir kez teşebbüs varsa devamı mutlaka geliyor ve ölümle sonuçlanıyor.sayılar ile uğraşmaya gerek yok.Ortada ciddi bir sorun var ve herkes üzerine düşeni yapmalı.Sayılar ile oynayarak ortadaki gerçeği halının altına süpürerek ancak kendimizi kandırırız.Her kurum üzerine düşeni yapacak ve sorun ile mücadele edilecek.Isparta için durum gerçekten vahim!!

AK

14 Şubat 2020 Cuma 09:50

Bazı doktorlar başı ağrıyana canı sıkılana mutsuz olana dayıyor ağır depresanları.Sonra insanlar gerçekten hasta ve ilaç/uyuşturucu müptelası yapılıyor.Hep sormuşumdur doktorlar ilaçlardan komisyon alırmı,bu reprezantlar ne iş yapar.İlaçların neden tanıtıma/reklama ihtiyacı olur,hasta sayısı artınca sağlıkçılar daha çokmu döner sermaye alır.Beyler bayanlar top sektirmeyin.Eskiden ağır şartlarda yaşayan bu millet bu gün her türlü şart daha iyiyken nasıl bu hale geldi/getirildi onu çözün.

Kadının Adı Yok

14 Şubat 2020 Cuma 08:54

İnsanın kendine yaptığı kötülüğü, hiç kimse yapamaz. Nedense yaptığımız her yanlışta karşımızdakini suçlarız. Şapkamızı alıp önümüze koyup düşünsek, bu kişi bunu bana yaptı da neden yaptı, ben olsam nasıl tepki verirdim vs. İstiyoruz ki, dünya bizim etrafımızda dönsün ama yok öyle bir dünya, herkes ister dünyanın kendi etrafında dönsün, her sevdiğim beni sevsin, herkes beni saysın, en çok ben güzel, yakışıklı, zengin, sağlıklı olayım. Huzurunuz bol olsun.

spam

14 Şubat 2020 Cuma 08:50

İntiharın en büyük etkeni; insanların yaradılış ****esini bilmemesi. Yaradılış ****esi bilinmeyince Yaradan'ı da tam bilmiyoruz. Oysa hepimiz bir sınavdayız, bizden önce geçenler gibi biz de bu dünyadan geçeceğiz. Allah her şeye muktedirdir. "Ol der oldurur öl der öldürür." Allah hepimize sağ duyu versin.

Çelişki rumuzlu yorumu iptal ediniz

14 Şubat 2020 Cuma 08:17

Dr hanım dünyadaki intihar vakasını söylemiş. Bizde Türkiye anlamışız. Çelişki isimli rumuzun iptal edilmesini rica ederiz.

Çelişki

14 Şubat 2020 Cuma 00:01

En son tuik 2018 raporunda Türkiye de yılda 3500 civarında intihar olayı açıklanıyor. Doktor hanım 40 saniyede bir kişi ve yılda 1 milyon diyor. Devletmi dogru doktor mu dogru hayret.

Ispartalıyım

13 Şubat 2020 Perşembe 23:57

Sengetli mehmet sen vatansız olmak ,savaş nedir biliyormusun ,kaç suriyeli tanıyorsun kaç tanesi kapını çalıp ekmek istedi ne yaşadıklarını nasıl yaşadıklarını biliyormusun ağzınızda,ekmek elden su gölden nasıl bir müslümanlık anlayışı bu bu ülkede açlık dan kimse ölmüyor ,çalışmıyoruz asgari ücreti beğenmiyoruz üretmiyoruz meşgale olmayınca ona buna sarıyor neymiş psikolojisi bozuluyormuş ya bi yürüyün gidin intihar eden kendine ,Allah korkusu olmayana yapacak bir şey yok

Arıza

13 Şubat 2020 Perşembe 22:49

Sadece tespit var, çözüm yok. Parti müptezellerine sesleniyorum: ALLLAH BELANIZI VERSİN!

Arnıld Sivas’ta ne gezer

13 Şubat 2020 Perşembe 21:36

İnsanda psikolojimi bıraktılar

Ali

13 Şubat 2020 Perşembe 20:53

Bülent bi sus beeeee

Evhanımı

13 Şubat 2020 Perşembe 20:15

Hayat şartları ve sosyal medya zorluyor insanları.sosyal medyada herkes mutlu ve zengin sanki. Eskiden kimsenin gözüne sokulmazdı zenginlik mutluluk huzur .sosyal medyaya bakınca benden hariç herkes zengin mutlu huzurlu durmadan geziyorlar yiyip içip eğleniyorlar.lüks içindeler sanki.bence bununda etkisi büyük.herkesin psikolojisi kaldırmıyor.ülke olarak şartlarda zor.Allah herkese yardım etsin inşallah

Ispartalıyım

13 Şubat 2020 Perşembe 17:40

İnsanının başına ne gelirse kendindendir ,maneviyat eksikliği ile beraber çaresine deva bulmak yerine en kolay sandığı aslında en zoru seçer hem kendini hemde ahiretini yakar ,sonra bir varmış bir yokmuş olur sonra akıllara gelinirse kısaca yad edilir, bilmezsen bu dünya ya niye geldiğini öğrenirsin ahirette nereye gideceğini ,Allah her derdin çaresini vermiştir akılla çözersin

Sengetli Mehmed

13 Şubat 2020 Perşembe 17:34

İŞSİZLİK, EKONOMİK SIKINTI, YÜKSEK PAZAR ÇARŞI FİYATLARI, SÜREKLİ AŞIRI ZAMLAR SADECE BİZM İNSANIMIZA ETKİ EDİYOR, BEN HİÇ BİR SURİYELİNİN İNTİHAR ETTİĞİNİ GÖRMEDİM EKMEK ELDEN SU GÖLDEN BEDAVA YAŞIYORLAR ÇÜNKİ

Bülent

13 Şubat 2020 Perşembe 16:54

Hep kılışdaroğlunun suçu CHP ekonomiyi bozdu yıllardır ülkeyi yönetemiyor dış güçler Almanya bizi kıskanıyor zaten bor ve petrol var hedef 2023 beka yerli milli....... Merhaba kafam karıştı ahaber izliyorum şu an oh Norveç te yaşıyoruz. :)

Arif

13 Şubat 2020 Perşembe 16:21

Samimiyetin kalmadığı paranın geçerli olduğu bir dünyada normaldir.Eskiden insanlar Mum ışığında oturmaktan siyah beyaz renksiz tv izlemekten zevk alırdı.teknoloji insanların psikolojisini bozdu.bir evde muhabbet yokki heryeri tv android telefonlar internet sosyal medya sarmış bunları evinizden çıkarın akşam ailenize vakit harcayın konuşun paylaşın Teknoloji unsurlarına bağımlı kalmayın

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR