20 Nisan 2024 Cumartesi

YASAYA HAKİMDEN VETO MECLİSİ ÜZDÜ...

Ergenekon davasında, mahkeme heyetinin 3 Yargı paketinin devreye girmesinden sonra geçen hafta verdiği kararında 3 kişi dışında tahliye kararı vermemesi Meclis'te de büyük hayal kırıklığına neden oldu. Milliyet gazetesinin manşetten verdiği haberde Adalet komisyonu üyesi Isparta Milletvekili Recep Özel'de görüş bildirdi.

Siyaset
Ergenekon Davası’nda hâkimlerin; sanıkların tutukluluklarının devamına karar verirken, “adli kontrol tedbiri uygulamasının yetersiz kalacağı ve tutuklama gerekçelerini ayrıntılı belirtmeleri halinde bunun ihsas-ı rey olacağı” gerekçelerini sıralamaları, 3. Yargı Paketi’yle hâkimlerin bu konuda ellerini güçlendiren siyasetçilerde de hayal kırıklığı yarattı. Tutukluluk kararında hakimlerin ellerini rahatlatmak ve AİHM’de Türkiye’yi mahkum eden kararları engellemek için 3. Yargı Paketi kapsamında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 101. maddesinde değişiklik yapan hükümet, bu yöndeki beklentilerini kanun düzenlemesinin gerekçelerine de yansıtmıştı.
Ak Parti iktidarının TBMM’ye gönderdiği, komisyon ve Genel Kurul aşamalarından geçerek yasalaşan düzenlemenin gerekçesinde, hakimlerin “ayrıntılı gerekçe ihsas-ı rey olur” düşüncesinin aksine “Yapılan değişiklikle, tutuklamaya ilişkin kararlarda kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin varlığı ile tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunun somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılması gerektiği vurgulanmaktadır. Hâkim veya mahkeme, tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya tahliye isteminin reddine ilişkin karar verirken kuvvetli suç şüphesinin varlığını, tutuklama nedenlerinin varlığını ve somut olaylarda tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu somut olgularla gerekçelendirmek zorunda kalacaktır” deniliyordu.

Bozdağ ümitliydi
Adli Kontrol mekanizmasında da değişikliğe giden Ak Parti, CMK’nın 109. maddesinde hapis cezası üst sınırlarını yükselterek tutuklama kararı verilmesini zorlaştırmayı hedefledi. İlgili değişiklik maddesinin gereçesinde, şu ifadeler yer aldı:
“Tutuklama tedbirine en son çare olarak başvurulmalıdır. Adli kontrol müessesinin tutukluluktan beklenen amaçları karşılayabileceği durumlarda, tutuklama yerine kişiler hakkında adli kontrol müessesinin uygulanması daha doğru bir çözüm olarak görülmektedir. Bu durum, tutuklamadan kaynaklanan kişi hak ve özgürlüklerine müdahale niteliğinde sayılan mahsurları da önemli ölçüde azaltacaktır.”
TBMM’de yasa görüşmeleri devam ederken, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, konuya ilişkin olarak, “Yargılamalarda tutuklama esas olmamalıdır. Ancak mahkemeler pek çok konuda maalesef tutuklama kararı vererek yargılamayı sürdürüyor”  ifadelerini kullandı.

Özel: Herhalde gerekçeyi iyi okuyamadılar
Adalet Komisyonu Başkanvekili ve 3. Yargı Paketi’ni Genel Kurul’da görüşülecek hale getiren Alt Komisyonu’un Ak Partili Başkanı Hakkı Köylü de, Milliyet’e konunun çok netameli olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Mahkumiyet gerekçesi gibi bir tutukluluk gerekçesi açıklamak tabi ki, ihsas-ı rey olur. Ama mahkumiyet gerekçesiyle tutuklama gerekçesini aynı saymamak lazım. Tutuklamada gerekçe kuvvetli şüpheye dayanır. Her ne derseniz deyin arada fark, mahkumiyetlerde kesin delil ile tutuklamalarda kuvvetli şüphedir. Kesin delille şüphenin birbirinden ayrılması gerekir.” Köylü şöyle devam etti: “Sınırı çok iyi çizmek lazım. Yasada murat edilen şey birilerinin cezaevine girmesi, birilerinin çıkması değil, genel bir hüküm konuldu. Hakimlere tutuklama kararı veya tutukluluğun devamına karar verirken ‘biraz daha dikkatli olun, olaya nüfuz edin, delillere biraz daha iyi bakın’ demekti. Tutuklamayı kimse istemiyor ama hukukun bir gerçeğidir. Ama son çare olarak başvurulmalı, son çareye kadar hakimlerin iyi değerlendirmesi lazım.”
Yine komisyon üyesi Ak Partili  Recep Özel ise,  “Bu düzenleme konuşulurken gerekçeleri mahkeme her halde iyi okumadı. Mahkemenin kararının karışacak değiliz. Bizim muradımız tutuklama istisnai olmalı, aslolan tutuksuz yargılanmaktır”  diye konuştu.

Öztürk: Meydan okuyorlar
CHP’li Adalet Komisyon Üyesi Ali Rıza Öztürk ise, aslında TBMM’den çıkan yasanın tutukluluk konusunda yeni bir şey getirmediğini, eski düzenlemelerin makyajlanarak topluma yeni düzenlemeymiş gibi sunulduğunu savundu.  Öztürk, “Adli kontrol ve ihsas-ı rey gerekçeleri yanlış. AİHM kabul etmiyor ihsas-ı rey olacağını. Türk hakim ve savcıları öncelikle AİHM kararları uymak zorundadır. Bu taktir hakkı değildir.  Yasayı uygulamıyorsa suç işlemektedir. Yasama organı yerine geçerek karar veremez. Bu meydan okumaktır. Uygulamayan hakimi meslekten atacaksın” diye konuştu.

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR