26 Nisan 2024 Cuma

Başını Alıp Giden Isparta

Başını Alıp Giden Isparta

Asayiş

Başını Alıp Giden Isparta

 

Geçen yıl Ekim ayında kaleme aldığım bir yazımı aşağıda tekrar yayınlama mecburiyetini hissettim. Bay ve bayan (evli) iki yurttaşımızın gönderdikleri yazıda, son bir yılda yerel yönetimlerin ve devletin ilgili organlarında başıboş dolaşan çok sayıda köpek, kedilerin toplanıp, zehirleyip öldürttüğü şeklinde.

 

Hatırlarsınız: Geçen yıl Turan mahallesinde bir kuduz kedi vakasına rastlanmıştı. İşte o tarihten günümüze kadar geçen sürede, Tarım İl Müdürlüğü ve Belediyece toplanıp öldürülen kedi- köpek sayısının sorumlularca açıklamasını istemektedir saygıdeğer Ispartalılar. Kısa süre içinde bu sayının yetkililerce açıklanmaması durumunda;  bizlere gönderilen resmi olmayan sayıları yayınlamak zorunda kalacağımızı hatırlatalım. Şimdi yazımızı yeniden okuyalım.

 

“Isparta Batıkent mahallesinde oturan bir yurttaşımızın bahçesinde horozları var. Yetiştirici vatandaşımız Milli Eğitim çalışanı. Horozlarıyla meşguliyetinin nedeni, (stres) günün yorgunluğundan arındırması, bir canlı yetiştirmenin getirdiği huzuru anlatmamıza gerek yoktur herhalde.

 

Gün ağarmadan, koro halinde öten öğretmenimizin horozların ötüşleri birilerini rahatsız etmeli ki: Birlikte yaşamanın, sosyalleşmenin hoşgörüsünü, kültürünü alamamış bir komşu vatandaşımız; Zabıtaya, Çevre-Orman müdürlüğüne şikâyette bulunur.

 

Görevli memur, koltuğunun altında getirdiği gürültü yönetmeliğini makamında çalışan öğretmenimizin yüzüne okur. Bu horozların ibiğinin koparılması fetvasını bildirir!.. Zabıta destekli Isparta Çevre müdürlüğü memurunun yüze okunan horozların fetva kararı beni 2006 lı yılları hatırlattı.

O zamanın hükümeti gazetecilere açıkladığı "Kuş gribi konusunda önemli uyarılar" ını hatırlattı:1- "Kurallara uygun tavuk ve yumurta yemenin sakıncası yok... Madde iki: "Kanatlı hayvanlarla temastan kaçınmalı..." Aklıma devletin o zamanki yayınladığı bildirisini hatırladım. 2006’dan bu yana tavuğu "temas etmeden" tavuğun nasıl yiyeceklerini düşünüyorum.

 

2006 da Çevre Bakanlığı var mıydı, bilemiyorum. Çevre Bakanlığı memuru o günlerin hükümet bildirisinden kurtulamamış herhalde: Öğretmenimizin horozlarının katli konusunda kararlı bir tavrı vardı.

 

İşte saçma sapan bildirilerle oyalanan Anadolu insanlarının yaşamlarının, kültürlerinin, biricik uğraşılarının ellerinden alındığını düşündüm. Anadolulu olma kültürünün elinden alınmakta olduğunu da hatırlatalım. Tıpkı pancarı, haşhaşı, halısı, tütünü ve bugün de Anadolu köylüsünün horozu da elinden alınmak, ibiğinin kesilmek istenmesi neyin nesi!..  

Saygıdeğer öğretmenimizin kümesine gelip horozlarının ses güçlerini, şiddetini ölçeceklermiş. Sonra Öğretmenimizin horozları hakkında karar verileceklermiş. Devletin görevi,  sesi, horoz sesini kesmek mi?. Devletin işi-gücü Anadolu kültürünü yok etmek herhalde!.

 

Çevre müdürlüğü ve zabıtanın işi gücü yok ki; ellerinde ses şiddetini ölçen aleti taşıyıp, vatandaşın horozlarının sesini kesmek!.. Yeni bir görev anlayışı, Anadolu insanlarının sesini kesmenin yöntemi bu olmalı…

 

Devletimizin garip memurlarının kuş gribi deyip tavuklarımızı kireç çukurlarında katlettiklerini de daha unutmadık.  Ben her zaman devleti yöneten siyasetçilerin ve bürokratların, memurlarının son derece beceriksiz ama cingöz olduklarını düşünmüşümdür.. Amerikalılar gibi düşündüklerini düşünürüm.

 

Horoz Anadolu köylüsünün, bizim hepimizin saati, horozlardı. Bu ötüşlerle dedelerimiz sabah namazına hazırlık yaparlar. Haçlıları boğduğumuz Gelendost- Yenice Köyü İmamı Hafız Saat Hoca horoz ötüşünün ardından ezanını okurdu. Bu dualarla, seslerle büyüdü Anadolu insanı..

 

Horoz sesleriyle uyanan Anadolu köylüsü, buğdayını, arpasını, haşhaşını ekmeye giderdi. Hiç kimsecikler horoz seslerinden rahatsız olmazlardı.

Sene 2011’in Eylül- Ekimi.. Tıpkı 2006’ nın kuş gripli yılları gibi..

Beyaz uzaylı tulumları içinde çizmeli ve maskeli 3 adam... Ellerinde birer tavuk, çuvala sokmak istiyorlar, tavuk ise girmek istemiyordu. Irak’ daki ABD askerleri gibi!.. Ve çuvalı tavuğun kafasına geçirmeye kalkıyorlar, çuval direniyor. Halkımız yardıma koşuyor; terlikli çocuklar, pijamalı erkekler, entarili kadınlar, şalvarlı köy kızları, eli bastonlu, beyaz sakallı dedeler...

Köylüler bir- bir tavukları çuvala koyup, ağzını büzüp hükümetin robotumsu adamına verdiler. Hep birlikte başka tavuk aramaya gidiyorlar.
Robot giysili insanları 2006’larda tavuklarımızı Anadolu köylünün elinden alıp katlettiler. Tarihi kültürümüzü katlettiler.

 

Tıpkı halımızı, Sümerhalı’ mızı, Telekom’ u haşhaşımızı, tütünümüzü, pancarımızı, tavuklarımızı yok etmek için verdikleri karar gibi karar verecekler: Şimdi de horozlarımızı öldürecekler. Erkenden ötüyor diye.. Sabah erkenden uyandırıyor diye..

 

Tavuklarımızı, horozlarımızı, köpek ve kedilerimizi.. Anadolu kültürünü yok eden ‘ordu’ tamam.. Korkarım Anadolu yu silah patlatılmadan teslim almanın yolu bu!...

 

Bayram AYGÜN-2012-Isparta

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR